24 Ağustos 2012 Cuma

Alex olur, Alexler olmaz (!)

Herkes böyle söyler sanırım ama ben yaşamı en basit haliyle yaşayabilirim. Bilen bilir ne kuaför olayım vardır ne de alışveriş. Almaz mıyım kendime bir şeyler alırım ama ihtiyaçtan. Kuaföre ve alışverişe gitme engelliyim. Sanırım sosyal fobinin bir farklı şekli bu da. Kuaförle ya da tezgahtarlarla konuşmak zorunda kalmak beni delirtiyor. Konuşmasanız da oluyor elbette ama sorulana yanıt vermeden de olmuyor. Yaşamın başka alanlarında böyle olduğum söylenemez. Saçma sapan konuşmaları da çok severim. "Beni anlamıyorsan MD, ben şaka yapıyorum demektir bu," dedim bu yazki Edirne ziyaretimde yeğenime. Her söylediğimi ciddiye alıp annesine koşup anne teyzem bana şunu söyledi, öyle mi diye sormasın diye...
 
Ciddi olmamaya en çok ihtiyaç duyduğum günlerdeyim ben. Biraz önce SEK naneli ayranından içtim gene. İçim ferahladı. Midem bulanıyor ilaçlardan. Pandora dikkat etmiş halbuki ama ben... aldattım O'nu:P Olsun O gene de sever beni:)
 
 
Basit yaşam demişken, gelecek sene Edirne'ye yerleşmek gibi bir hayalim var. Çok uzun yıllardır hayal kurmayan biriyim ama bu kez tam da içindeyim hayalimin. İlaçlardan sanırım, tuhaf rüyalar görüyorum. Anlatmaya üşeniyorum ama iki gece önce hem gotik hem de çok romantik bir rüya kabus gördüm. Bir yandan Beyoğlu'ndaydım, bir yandan İtalya'da, en sonunda da Burgaz Ada'da. Yanmış eski Beyoğlu evlerinin etrafında dolaşıyordum pejmürde bir adamla. Adamın yüzü öylesine tanıdıktı ki. Neden yanmış bu evler diye soruyordum O'na. O da, buralara kimse yerleşmesin istemişler, diyordu. El ele değildik adamla ama his olarak aramızda dozajı çok yüksek bir romantizm vardı. Bir ara da aynı yeri İtalya olarak yaşadım rüyada. Yokuş aşağı uzanan parke taşlı yollardan geçiyorduk. Bir başka ara da okuldan bir arkadaşım belirdi rüyamda. O gelir gelmez rüyama, İtalya'dan yeniden Beyoğlu'na geçtik. Ama bu kez benim bildiğim Beyoğlu'na... Duman'a gidelim dedi B.-Duman diye bir bar varmış. Rüyanın bir kısmı da orada geçti. O noktada gene İtalya'ya döndük sanki. Mafya adamlarıyla doluydu bar-ki sahibi de benim yakışıklı kuzenimmiş. Sanırım en çok O'nu yakıştırmışım mafya patronluğuna.Sürekli İtalya diyorum ama kent ismi veremiyorum. Sebebi hiç bir kentinde bulunmayışım İtalya'nın. Neyse rüya en sonunda kabusa döndü. En baştaki adam vardı ya hani.. pejmurde olan.. O'nun evine gittik. Çok pis berbat bir daire idi. Kapıdan girdik ki ikizi çıktı karşımıza. Meğer ikizi varmış benim adamın. Boynumda bir eşarp vardı-romantiğim ya:) Bu ikisi aynı anda öpmek için beni üzerime atlayınca ve ben de onların üzerine şaplağı* (iki tane değil sadece sonradan ortaya çıkanına vurdum) indirmek için atlayınca, eşarp boynumdan salınarak havada asılı kaldı. Mutlaka ki düşmüştür de ama ben ordan çıkmıştım bile. Çıkmadan önce ilk adamın, "Sen bilirsin, bizde zorlama yoktur." tarzı bir söz ettiğini anımsıyorum. Koşmaya başladım, hava kararmak üzereydi. Bu kez yani bu andan itibaren setting Burgaz Ada'ya döndü. Parke taşlı yollardan arkamdan geliyorlar korkusuyla koştum koştum. Sahile indim. İskele falan yoktu. Kumların tam üstünden feribotlar kalkıyorlardı. Birine ayağımı atacak gibi oldum ama ıı ııı olmadı. Tek başına değildim çok insan vardı. "Korkma dakikada bir kalkıyor feribotlar," dediler bana ve ben rahatladım. Komik olan ortada hiç araba olmamasıydı. Metrobüs gibi sürekli kalkan feribotlar ama arabasız bir panorama:)
 
 
Rüya-kabus ve sonra gene rüya.. Güzel bitti. Deniz tertemizdi.. Kum da öyle.. Sıcağı hiç sevmem ben.. serindi. Eşarbıma ne oldu bilmiyorum? Ya ikizlere? Her şey ne güzeldi oysa. Köprüüstü Aşıkları'ndaki Alex gibiydi ilk başta benim adam.. ama olan oldu en sonunda. İnsan kızı ne obur aslında deriz ama ben değilmişim. İki tane Alex'i aynı anda reddettim. Birine de Avram Şaplağı attım üstelik de.
 
 
Neyse Edirne diyorum. Bir kere de Edirne'de Cem Adrian'a rastlamıştım. Ne güzel çocuktu.. Edirne'yi çok seviyorum. İstanbul takıntım yok artık ben orada yaşarım. Orada da ölmek isterim. Alexler olmasın ama bir Alex çıksa karşıma orada fena da olmaz hani. Ömercik duymasın, duyamaz da şimdi gerçi:)
 
 
*Avram şaplağı:)
 
 
P.S. Terbiyesiz olabilirim ama Denis Lavant'ın bu hali olursa tercihimdir. Terbiyemi takınırım o zaman:P

6 yorum:

Kızıl dedi ki...

evet olabilirsin.. (son cümlene istinaden)..

sherlock holmes tadında bir rüya olmuş. heyecanla okudum ki bir de bu rüyayı gördüğümü düşününce daha da bir heyecan yaşadım. heyecan nedenim Alex ya da Alexler değil ama. umurumda bile olmaz tıpkı sen gibi..

demek beni aldattın? olsun, aldattıktan sonra yine ne varsa pandora'da var dediysen ve bunu yani herkeslerden olan farkımı fark ettiysen sorun yok canımcığım. öyle olunca sonuç, bağrıma basabilirim seni "de"(!)

Onur Diribaş dedi ki...

Çok alakasız olacak belki ama başlığı görür görmez aklıma "A Clockwork Orange" filmindeki Alex karakteri geldi. Yazı da onunla ilgili bir detay aramız olsam da bulamadım. Ve anladım ki sonunda, senin kıçın epey bir açıkta kalmış. :)

Karōshi dedi ki...

Pandora'm,
İlaçlar olmasaydı bu rüyaları göremezdim. Antibiyotikler böyleymiş meğer.. Kendi aramızda gülmeye çalışıyoruz işte biliyorsun, yoksa Alex de kim ola? :) Sen beni en kötü zamanlarımda da en iyi zamanlarım da bağrına basıyorsun.. yetmiyor yedirip içiriyorsun saçımı bile boyuyorsun.. haydi bu da yetmedi elimi kolumu doldurup da yolluyorsun sizin evinizden:) Ben de hiç itiraz etmiyorum.. o yüzden terbiyesizim belki:) Seni seviyorum:)

Onur,
O filmi izlemedim ama eminim alakasız değildir. İzleseydim zaten beklediğin ya da beklemediğin bir detay olabilirdi.. malum Alex Alex'i çağrıştırdı hemen.. Ve anlamışsın ki sonunda benim kıçım açıkta kalmış:) Bu konuda hayır demek zorundayım. Açıkta kalınca rüya(lar) görmüyorum ben. Yani sanırım:)

cem dedi ki...

aman rüya da olsa gezmişsin işte, ne güzel.

bazen ne sıkıcı her şey ya; hayaller, planlar, onlar bunlar...

olduğu gibi yaşayıp huzuru yakalayanlara imrenmemek mümkün mü?

Avram dedi ki...

Biri Avram Avram Avram demiş geldik. Nooluyo burda? Kim şaplaklık iş yapmış diye bakayım dedim; ohoo iş şaplağı aşmış, "kızılcık sopası" kullanıcam sana.:))
Şu rüyaya bak, antibiyotik eseri değil olsa olsa açık pencere ve açıkta kalan popo rüyası olur.:P

Karōshi dedi ki...

Ikıncı yorum bu açıkta kalan popo anlamında:) Kızılcık sopası iyi olabilir:) ama bugünlerde biraz duruldum Avram.. özellikle bugün bir yandan da sınav okuyorum.. ciddi moda girdim.. açıkçası yoruldum da yaramazlık yapmaktan:)