6 Aralık 2021 Pazartesi

Bir SES:)))

Hala buralara uğrayan varsa, burada tanıştığımız eski dostlarla ETKEN MEDYA'da (https://www.etkenmedya.com/) devam ediyoruz:)) Hikayemiz eski ama yazılar yeni....

11 Mayıs 2016 Çarşamba

Rüyamda aynen bu şekilde bloga yazıyordum. Bir yıl içinde yazmanın nimet olduğunu anladım. Nimetin anlamını çok deşmiyorum ama, istemediğim bir yanı mutlaka vardır anlamının aynen "anlamın"olduğu gibi .. Ama yazmayı özleyebildiğim için mutluyum. Özleyebilmek... Bunu başarmak.. İnsan olmak yeniden...

5 Mayıs 2015 Salı

Simit

Soluk soluğa yokuştan aşağı yürüdüm, fırını bulmak için. Fırın vardı bir yerde, öyle emindim ki.Yokuş aşağı yürürken soluk soluğa mı olur insan, öyleydim. Hem yürüyorsun hem de yokuş aşağı. Bazen insan böyle oluyor, ben sık oluyorum. Fırın varmış, evet. Buldum, ama poğaça satmayan bir fırınmış. Simitleri aldım, poğaçaların muadili olsun diye açmaları da. Poğaçaların muadili değildir diye düşünmüştüm ve öyle de oldu açmalar. Aslında, olmazdı tabii. Poğaça içe dönük, açma ise dışa dönük bir şeydir, dedim.Bunları şimdi düşünüyorum. Yokuşun bir de yukarıya çıkan halini yaşarsınız. İnerken dahi nefessiz kalıyorsanız... Diğerine bir "Off...". Tophane'den yukarı çıktım. Tanıdık gelen bir ahşap ev dışında hatırladığım, otoparkın birinin girişindeki iki adam. İki adamdılar. Başka detay yok, nefessizken.. Nefes sizken de diyeyim mi? Artık bunu diyen çok insan var, ben eksik kalayım. Konuşamıyor muyum yazamıyor muyum. Bir zamanlar bunu düşünmezdim. Başka şeyleri düşünürdüm. Şimdi düşünemiyorum.
Bir zamanlardan sonra, bir zamanlarda neler oluyordu, o yazılırdı. Her şey basitken, her şey çok basit dahi denmemeli. Basit olanın, çok olması da ne komikmiş. Arada-geçişlerde-yazmaya alıştığım şeymiş çoklu olanlar.
Metrobüste mi nerdeydi. Biri aslında yakından tanıdığı birini göstermek amacıyla, "Bak işte orda, kafasını uzattı şimdi," gibi bir şey demişti. "Kafa" ile tanımlaması bahsettiğini-muhtemelen uyku halinde olan bana- bam bam vurmuştu. Sonuçta hepimiz kafadan ibaretiz. İnsan dediklerimizle konuşurken o kafaya bakıyoruz genelde. Gözlerine gözlerine bakın, diye de ne çok yazı yazıldı. Niye? İnandırın. İnandırmak ve inandırıcı olmak. 
Poğaçanın muadili açma değil, demek ki. İlk söylenenden son söylenene böyle çıkılmaz ama çıktım. Her şeyi kurtaran ise simit. O hep bulunuyor, umut gibi.