25 Ağustos 2012 Cumartesi

Eylül

Toplasam en fazla yüz bilemedin yüz elli adım atsam, evimizdeyim. Her sabah değil belki ama "bazen" sabahları fırının karşı yakasından, aynı fırının köşesine denk gelen salonumuzun ufacık bir kısmını ve mutfak balkonumuzun doğu cephesini görebiliyorum. Her baktığımda içinde sen, içinde ben.. ve Suzi bazen de.  Sabah dörtlere dek izlediğim filmler-çoğu kez. Mutluyken biz, karşı üçlü koltukta sen. Önündeki sehpada biraların.. bazen de benim biram ya da biralarım ama küçük sehpada-hemen önümde. Gülüyorsun kıkır kıkır. Love and Marriage miydi o dizinin adı. Hani kendini Al Bundy'e benzettiğin hallerin.. vardı ya.. Elini şortunun ya da eşofmanın içine atar taklit ederdin onu. Salon masasının üstünde çizimlerin-ayaktasın. Öğrencilerin ödevleri bazen de-ayaktasın sen gene. Ne olursa olsun, en çok güvendiğim iş disiplinindi sanırım. Ya da çok sonraları öğrendiğim "hayati" konularda yanımda oluşundu güven deyince sana dair aklıma gelen. Aklım.. Aklıma geldikçe söylediklerim de değişiyor. "Enler" siliniyor. Hepsi "en" oluyor.
Ve Eylül geliyor. En sevdiğim ay. En sevdiğim ayın orta yerinde kaybettim seni. Kaybettik seni. Eylül'ü sevmeye devam ediyorum. En sevilenleri hatırlamak için diyorum, senin gidişin de Eylül'de oldu. Aslında anlamı yoktur da belki. Ama biz veriyoruz anlamı madem onca anlamsızlık içinde, ben de bu anlamı verdim Eylül'e. Eylül sensin, Eylül benim, Eylül Suzi. Eylül biziz. Hala. En çok mutlu olduğumuz yıl, bir buçukla ifade bulan zamandı. Bir buçuk yıl, aralıklı mutluluklarımızdan farklıydı-çünkü aralıksız bir mutluluktu o bir buçuk. Gidişe çok yakınken mutlu olmak, sonrasında acıya gülümsetiyor. Yaşamaya devam ettiriyor. Run Karoshi run! Run Suzi run! dedirtiyor. Ve biz koşmayı bir yana bırakıp yürüyoruz. Yürümek koşmaktan daha olanaklı ve o yüzden de daha "sağlıklı" be CAN'ım. I do love you..

8 yorum:

cem dedi ki...

eylül başlı başına aşktır, hüzünlü bi aşktır hem de. sonra hüznüne acı kattıysa hayat, eylül acıtır, unutturmaz bir de...

ve başarısız her aşk aynı eylüle götürür insanı, aynı eylüldekilere de onlar yoktur, sade eylül vardır...:(

Karōshi dedi ki...

Eylül vardır.. dedin de anladım ben de:) Varsın olsun. Ve varsın ve olsun:)

Kızıl dedi ki...

yazını sabah okudum da ne diyeceğimi bilemedim.

sadece eylüle dair kendimle ilgili bir şey söyleyeyim.. yok.. söylemeyeceğim. vazgeçtim. eylül hüzün demek nedense ve de herkes için neredeyse. eylül'ün isminden midir bilmem. ya da şarkıcı Alpay'ın bu işte parmağı var mıdır onu hiç bilmiyorum..

neyse. öperim..

Karōshi dedi ki...

Biliyorum senin için anlamını da.. hani baş ağrılarımız olur o günlerde.. fazla konuşulmaz bir de.. ya da tam tersi.. neyse.. ben de öperim:) İade-i öpücük:)

endorfin dedi ki...

married with children. "love and marriage" sözü daha çok giriş müziğinde geçiyordu.

Karōshi dedi ki...

Evet Endorfin yazıyı yazdıktan sonra kontrol ettim öyleymiş. Benim hafızamda kalan da senin dediğin giriş müziğiymiş:) Nasılsın bu arada? yazı da yazmıyorsun hiç?

endorfin dedi ki...

iyiyim. teşekkürler efendim. siz nasılsınız? daha çok yeteneksizliğimden yazmıyorum sanırım. ancak ilham canavarı beynimi patlatmaya çalıştığında yazıyorum. bu aralar pek uğramadı da :)

Karōshi dedi ki...

ben de iyiyim işte ne olsun:) yeteneksiz değilsin sen.. hem zaten biz çok mu yetenekliyiz.. canın isteyince yaz ama arada biz de okuyalım..