2 Haziran 2012 Cumartesi

Kemal Bey



"Aklım başında değil ki sebebini bilmiyorum. Bize nazar değdi inan adım gibi biliyorum.." Bu şarkının sözlerini ne zaman duysam Kemal Bey'i hatırlarım. Kemal Bey, yeşil gözleri-bir zamanlar çok can yakmıştır dediğim- yorgun yüzü; uzamış sakalına ve çift küpesine tezat taşımakta kararlı olduğu kravat* ile her sabah minibüs beklediğim caddede benimle minibüs bekleyen adamın adıdır. Adını ben koydum o adamın. Kravatsız bir Kemal Bey düşünemem; kravatlı o adamı da Kemal adı olmaksızın düşünemem-düşünemedim. Minibüs beklerken-sabahın o kör saatinde- hep o şarkıyı mırıldanırdı: "Aklım başımda değil ki sebebini bilmiyorum. Bize nazar değdi inan adım gibi biliyorum." Yoksa "sebebini biliyorum" mu diyordu şarkıda. Her ne olursa olsun, eminim, Kemal Bey, "sebebini bilmiyorum" diyordu.
Bazı şarkılar vardır, söylediğinizi fark etmeden söylersiniz; aynen bir tekerleme gibi dilinizde yuvarlanır durur. Dilinizde dönüp duran bu sözleri ilk duyanlar tekerleme tadını almazlar asla. "Demek ki çok sevdiği bir şarkı bu", derler. Biraz da içlenip "ah" çekiyorsanız şarkının peşi sıra, "Anısı var belli ki," de derler.
Kemal Bey'den bu şarkıyı ilk duyduğum zaman, ben de anısı var bu şarkının diye düşündüm. Yan yana beklerken minibüsü, duymamış gibi yaptım Kemal Bey'i. Rahatı bozulmasın, utanmasın hani "çıkıverdiyse ağzından" birden bire şarkının ilk dizeleri diye.. sağırı oynadım. Ben de aynını zaman zaman yapmıyor muydum sanki? Benim şarkım da "Başka türlü bir şey benim istediğim.." di. Gerisini şimdi sorsanız-ne zaman sorarsanız sorun- getiremem.
Bilinçaltı diyorum benim "başka türlüme" ben.
Kemal Bey'inki neydi acaba?
Neydi diyorum çünkü artık Kemal Bey'le beklemiyorum minibüsü. İlk göremediğim sabah O'nu, ya ben erken çıktım evden ya da O geç kaldı dedim. Sonraki günlerde de karşılamadığımda ise, başına bir şey mi geldi acaba diye "hafiften" kaygılandım.
Şimdi ise alıştım. Ne güzel yan yana duruyorduk. Kemal Bey'cim şarkısını söylüyordu; ben de duymazdan geliyordum. Aramızda kurduğumuz iletişim bu değil de şu olsaydı:
"Aklım başımda değil ki sebebini bilmiyorum. Bize nazar değdi inan, adım gibi biliyorum."
"Ne güzel, her sabah sizden bunu duyuyor olmak. Sabahımın seremonisi oldunuz."
... şimdi ben Kemal Bey'in aslında Kemal Bey olmadığını, hatta "bey" de olmadığını öğrenmiş olacaktım. Büyü bozulacaktı; hikaye de peşi sıra.
Girmediğimiz-alışılmış- iletişim kanalları, bazen karşımızdaki insanla, yalnızca kendi seçtiğimiz kanallar üzerinden "çok da özel" bir iletişime girdiğimizin kanıtı olabiliyor.
Benim bugün hatırladığım bir Kemal Bey'im varsa, sebebi de bu özel iletişimdir.
..
Kemal Bey'le neden bir kez daha en azından karşılaşamadım? Mesai saatleri değişmiştir sözünü söylemek istemiyorum. Kemal Bey'in daha özel bir hikayesi olsun istiyorum. O şarkının ve o sabahların hatırına: "Başka türlü bir şey benim istediğim..."
*Kararlılık değil de zorunluluk da olabilir. Bilemiyorum.

1 yorum:

Fikir İntihali dedi ki...

Hepimizin bir Kemal Bey'i var sanırım... Sanırım hayal etmeyi seven herkesin...