4 Eylül 2012 Salı

An

An oluyor, bu kadar yaşamak yeterli diyorsunuz. Bu umutsuzluktan, bıkkınlıktan ve hayatın anlamsızlığından kaynaklanmaya da biliyor üstelik. Çok mutlu oluşların ardından gelen tatminden de değil, yeterli deyişinizin nedeni. Gerçekten yeterli gelebiliyor. Belki kıyaslama yapıyorsunuz, belli bir yaşta ölen yakınınızla kendinizi kıyaslıyorsunuz. O'nun yaşına yaklaşmakta olduğunuzda hissedebileceğiniz bir kaygıdır belki bunu size hissettiren. Aynı yaşta ölmekten korkup, sonra o gidenin ardından bu korkuyu yaşadığınızdan duyduğunuz utanç- yaşama oburluğunuzdan kaynaklı utanç, artık ömrünüzü tamamladığınızı kabul etmeniz gerektiğini fısıldıyordur kulağınıza. O ses yoktur da siz onu uyduruyorsunuzdur-bilinmez. O giden gitmiştir ve O'na yetmiştir de size neden yetmesin?
Badem yiyorum şu an. Bademden söz etmeyeceğim ama söz. Genç arkadaşımın getirdiği çay sol yanımda, çikolata ise midemde duruyor şimdi. Başka bir arkadaşım da-cömerttir çok- arabayla eve gitmeye davet etti beni. Biraz önce de dışarıda, gene genç arkadaşlarımla bol bol güldüm. Hani neye güldünüz o kadar deseniz, anlatılamaz. Durum komedileri. Mehmet'in gece boyunca kaç kez "dinç" olarak uykudan uyanışı... bunu anlatışındaki iştahı ve elbette "dinç" sıfatı üzerinde gidip gelen sözcük oyunlarımız. Pırıl pırıl insanlar hepsi de.. ve beni seviyor oluşlarının bana verdiği mutluluk. Geçen seneden beri birlikte çalıştığım ekibin sevgisini üzerimde koruyucu kalkan gibi hissediyorum. Neye karşı koruyorlar beni? Kafamda yarattığım "bana" ve O'nun ürünü hayata karşı. Ben kendimi koruyamaz mıyım da? Başkasının üzerinize tuttuğu kalkan, zayıflık işareti midir? Ben sanırım bir çok şeyi birbirine karıştırıyorum. Gözlerimde zaman zaman biriken yaşların inişe geçmeyişi de bundan olmalı. İşte gene oldu. Ben bunları yazarken, N. gelip omuz attı bana: "Ne zaman çıkıyoruz?" "Sapık mısın manyak mısın- ne diye omuz atıyorsun? " dedim. Bunda gülünecek bir şey yoktu ama güldük. Ara verdim yazmaya ve tam yeniden başladım ki D. Hoca elinde bir muzla çıkageldi. Yarısını elime tutuşturdu, gitti. Onu da yedim afiyetle. Sanırım birileri bu kadar yaşamak yeterli değil diyor bana. (Ya da şişip ölmemi istiyorlar:P)..
Ama ben o yaşları inişe bıraksam bir.. 

22 yorum:

Kızıl dedi ki...

muzlar,,, bademlerrr... ohhh mis gibi. bi de eve mi gideceksin bunları yemişken :) kalkarsın artık bu gece sen de dinçç dinç :) ahahah

aslında çok iyi bir durumu "an"ı yazmışsın ama muzip tarafım hareketli bu aralar arkadaşım. öpüyorum seni yine albatrosundan :) aklıma gelsi, öptüm. hahah

Karōshi dedi ki...

ağlarım diyorum dinç ol diyorsun:P Ağlarsam olamam ki:P Sana sonra laf yetiştiricem ben.. şimdi on the road diyorum!!! eşek seni!

Kızıl dedi ki...

ayy aklıma "geldi" tabii ki, "gelsi" değil. kınadım kendimi. cezalandırdım da. cezamda yanağımdan makas almaktı, aldım :)

cem dedi ki...

benden de birrrr elma. hem kalorisi az. yani ben yaşamanı hem de şişmeden yaşamanı istiyorum, en kıymetli arkadaşın benim :)

Karōshi dedi ki...

Pandora yanağındaki makas olayım ben:) Ne yazsam ki dur düşüneyim. Yaramaz seni, seni küçük çocuk seni, seni "benim" deli arkadaşım seni.ııımm seni ..seni... seni seviyorum:)

Cem'in elmasını yedim:) Cem; bugün iki elma yedim ve elmayı ne çok sevdiğimi söyledim kendime: ÇOK.. senin de içine doğmuş elma:) İçinde bir elma var Cem! En kıymetli arkadaşın sözünü Pandora değerlendirsin:) Seni seviyorum CEM!

Kızıl dedi ki...

pandora bloga girer. elinde sigarası, yanında kahvesi. kırmızı ruju o biçimli ve dolgun dudaklarında, gayet şuh ve seksi.. hazır o muzip kimliği bir kenarda sakin sakin oturmuş kalmışken sevgili arkadaşının yazısını yeniden okumak istemiştir.

okumuştur ve sıra yorumlara gelmiştir. karoshi'nin kendisine verdiği yanıta gülümsemiştir. içinden bir ses "aşağı, daha aşağı.. yavaş yavaş.. hadi, şimdi" demektedir. biraz daha aşağı inmiştir. ve gördükleri karşısında adının ne olduğunu o an için anlayamadığı bir duyguya bürünmüştür. tanımlayamadığı o duygu kalbinden ince bir sızı şeklinde yukarı doğru akmaktadır şimdi. yukarı akmak ne demek onu da bilmemektedir. "ne zor bir duygu bu tanrım, ben bununla nasıl baş edeceğim" diyerek şaşkına dönmüştür. ama her zamanki gibi, gücüne ve aklına hayran kalmıştır. bir de neden "tanrım" dedi ki şimdi? şu pandora ne tuhaftır.. peş peşe içtiği biralardan mıdır bu tuhaf hali? yoksa o sarhoşlukla kalabalık mekanda masanın altından oynaştığı kocası mı almıştır aklını başından?

tekrar tanımlayamadığı duygusuna dönmek için hafif bir sarsıntı yaşatan o yorumu okumak istemiştir.. okumuştur ve görmüştür.. cem ev sahibine "en kıymetli arkadaşım" demiştir. karoshi ise pandora'yı iyi tanıyor olacak ki "bu sözü pandora değerlendirsin" diyerek içten içe gülmüştür. muhtemelen "kıh kıh" şeklinde..

pandora'dan gelecek yanıtı beklemektedir. ve gelir pandoranın yanıtı;

bre gafiller. dünyaya kötülüğü zaten ben saldım, o kutuyu açtım ve gördü insanlık ebelerinin nikahını. karga diye besledim dost ettim arkadaş ettim. ağladı dinledim, gak'ladı dinledim. bir de gördüm ki ayrılmaz arkadaşlarız biz diye düşünürken ayrım yapmış bir karga. e-ee gün olur devran döner. hatta keser döner sap döner.. artık tercih senin cem.. keser mmi? sap mı? hangisini istersen. ama elbet sen benim elime düşersin. ahanda yazdım tükürükle buraya. lan tükürüğüm kırmızı lan, ölücem mi lan ne bu?

haa yok yok.. rujumu yemişim kocama işve yaparken he he hee.

öptüm ciciler. siz de öpün lan beni..

cem dedi ki...

karöshi bi elma da pandora' ya verelim yoksa öldürür bu bizi, dudaklarda kan kırmızıymış hazır kırmızıya ısınmışken kan görmek falan ister...

ahahaha keseri de sapı da alayım ben, lazım olur evde çivi çakarım tamirat tadilat iyi olur ...

ahahahaha, sarhoş zaar...

Karōshi dedi ki...

Kaçııııııııın blogumda deli varrrrrr... kendine sarhoş sanan bir deli!!!!
Baksana sen benim bloguma post girmişsin.. yoksa posta mı attın sen? Offf tüm yazdıklarının arasında beni en çok ne çekti? Bira ya bira! Ben yarın akşam senle Taksim'de içmek istiyorum ama sen bu akşam içtiğin için yarın içemezsin... dolapta bir biram var ama bir bira, bira değildir.. ayrıca Cem için söylediklerini okudum da... şey... onları en iyi Cem değerlendirir:) (Birbirinize girseniz keşke, aksiyon olsa ne güzel olur ama Pandora sen o duştan zor çıkarsın.. oynaşma diyorum sana!!)

Karōshi dedi ki...

Cem yazmışsın bile:) O kadına elma verirsen, bir daha asla senin verdiğin elmayı ısırmam ben! Hem elmayı ısırınca cennetten kovulmuş havvacanlarımız.. öyle miydi? Evet öyleydi. Biliyorum saçmalıyorum ama başka türlü terapi bana gelmiyor. Dolaptaki her şeyi yedim. Dolabı da yesem miki?

cem dedi ki...

lan ben de durmadan bir şeyler tırtıklıyorum dolaptan, kış geliyor diye mi böyle oluyor ki insan.

elma kardeşliktir, herkes yesin kavgalar bitsin, dostluk kazansın..:)

cem dedi ki...

ama çok ısrar edersen sevgili karöshi arkadaşım vermeyiz pandora' ya elma neyin. sarhoşmuş zaten...

Karōshi dedi ki...

tırtıklarından kalan varsa ben alayım:) babam üzüm ye, siyah erik diyordu demin de:) diyetteyiz diye badem aldık Suzi'yle.. hepsini yedik:) ben bugün iflah olmam ama iflas olabilirim.. çok acayip bir ruh durumdayım.. gençken bu saatlerde, haydi Taksim derdik, giderdik.. o haldeyim ama gidemiyorum. Çakıldım ben eve gene! İçimi döküyorum biliyorum, birazdan içimden dökülenleri de yersem iyi mi olur kötü mü... Pandora uyudu bence gelmeyecek hiç... Waiting for Pandora.. Estragon ve Vladimir gibiyiz yani.

Kızıl dedi ki...

dagilin lan, gidin blogumdan. hala burda mısınız?

cem manyak cocuk. cok guldum sana "keseri de alayım, sapı da". al al.. lazım olurlar. senin olsunlar. istemem ben elma neyim. mango verin bana. ananas verin. bir de barca'da yediğim curuba'dan verin.. bana ne sizin elmanizdan. icelim valla karoshi. iki gun ustuste icebilme gibi yeteneklerim var artik. midem beni iplemiyor hep sikintili (yanlis anlasilma olmasin) ben de onu iplemeyecegim artik. ay ne giciksiniz. defolun blogumdan!!

cem dedi ki...

badem mi?

du ben de bi iki çeker yiyeyim hatta elmaları da ben yiyeyim size vermeyeyim kavga da çıkmasın :D

Karōshi dedi ki...

Ayyyy bu kadın bizim elmamızı beğenmediiii CEEEmmm..mangoyla beslendin sen bebeyken hıııı??? enerjim kalmadı benim şu an yazamıyorum.. çoşturun beni... blog senin Pandora, ben de seninim.. sen içersin de ben unuttum yarın Tubişler geliyor... akşam onlarla kesin içeriz... e sen de geeel!

Kızıl dedi ki...

valla sen hem cem'e yesil ışık yakıyon hem bana. yemezler hayatım.

coşmaktan emir Karoshi'm "COŞ".. hadi "COŞ"!!

açamıyorum ki msn'i gelebilsem. uyuz oldum..

Karōshi dedi ki...

capslock denedin tabii?? soruya bakar mısın:( napsam ben uyuyayım mı? duşa girip sonra yeniden mi bakayım geldin mi diye?

Ebru dedi ki...

Ağlama bırakma hiç diyeceğim olmaz dinç ol desem dinçken de ağlanır.
Noldu size be sabah 2 blog okudum biri sen diğeri çatlak pandora şiştim yok zaten şişkindim iyice fena oldum. ağladım ağlayacağım püfff bu ara böyle

Karōshi dedi ki...

biz de o durumdayız.. deliliğe veriyoruz.. yorgunum.. bitkinim.. ne ararsan var bu sabah ben de.. ama hayat işte diyorum..

U.T dedi ki...

Ohoo cok sey yerseniz boyle siskinlik olur. Soda getirdim size.

Karōshi dedi ki...

Bir gün daha yiyelim/yiyeyim de sonra hiç acıkmayacağım ben. Sodayı aldım, sağol, yarısını içtim, iyi geldi. Diğer yarısını da yemekten sonra içeceğim. Gazı kaçmasın diye kapağını da atmadım. Daha yazardım ama durdurdum kendimi:)

İDEA dedi ki...

Burada neredeyse 5 bölüölük dizi dönmüş :)AN'ı kaçırmışım herzaman ki gibi sonradan dahil olmanın acımtıraklığını yaşıyor olmanın keyfiyle ! Yaşasınnnnnn ELMA KARDEŞLİĞİ diyor kelimelerimi tıkayıp ağzıma çıkıyorum Pandoranın bloğundan :)))