Bugün sekiz yaşında bir çocuk öldü. Öldürüldü. Bizim semtteki konser devam etti. Ben odamda oturmaya devam ettim. Yarın işe dönüş günü ama bira açtım, içiyorum. Devam ediyorum. Annem ve teyzemle, dışarı çıktık. Teyzem yeni emekli oldu, Almanya'dan. Hasret kalmış memleketine, haziran sonrası, bir bayram nasıl geçer'e. Dışarı çıktık, tek tek geçtik arasından bölünmüşlüklerin. Bir yanda CHPliler... bir yanda MHPliler.. AKPliler yoktu ortada, malum bizim semtteydik. Teyzem, annem gibi emekli Cumhuriyet öğretmeni.. hayatı Almanya'da geçmiş olsa da.. Bayrak sevdalıları ikisi de. Bayrak "dağıtan" insanlardan, ellerine sığacak kadar bayrak aldılar... Ellerine sığmayanlar için de bana "Sen de alsana," dediler. Almadım ben. Annem, kafası çalışan kadındır: "Neden almıyorsun?" diye sordu. Üsteledi: "Soruyorum ama al diye değil, sadece bilmek istiyorum nedenini." "Elimde bayrak olsun istemiyorum,"dedim. Teyzem, torunlarını işaret ederek vurgu yaptı: "Ben de onlar için alıyorum, çok hoşlarına gidiyor."
Fener alayı denen şeyden kurmuşlar, MHPliler. Yolu kapamışlar. Orada durduk. Bir dakika saygı duruşu. Durduk; yol kapanmıştı. İstiklal Marşı ve andımız.. Teyzem-gülümseyerek-okudu marşı. Hasret kaldığı bir şeyi yapıyordu. Andımız başladığında, biz yolumuzu değiştirmiş yürüyorduk. Annem, "Çocuklar anlamını da bilmeden papağan gibi tekrar ediyorlardı 'bunu', "dedi gene. "Soğuktan titrerken çocuklar içim acırdı."
Her şey bir kez daha saçma ve her şey bir kez daha şımarıkça. Annem ve teyzem, yaşadığımız kötü günlerin acısını, bayramla azaltmaya çalışıyordu. Çaresizlik... Ben azalmayacağını biliyordum.
Akşamın sonrasında, babam rahatsızlandı. Annem ve teyzem, babamı yakındaki bir kliniğe götürdü. Muhtemelen şeker yüzünden yaşadığı bir mide spazmı. Tanı henüz konulamadı; rahatlatıcı bir iğne ile eve yollandı. Ama babam rahatlamadı. Ben onlarla gitmedim, saçımı boyamıştı annem. Onlar klinikteyken saçımı yıkadım. Onlar klinikten döndüğünde ise babama masaj yaptım. Bir bebek gibi gaz çıkarsın diye bacaklarını havalandırıp indirdim... havalandırıp indirdim. Sıcak su torbası da koyduk. Bekliyoruz. Ben bira içiyorum. Çok içmedim; henüz ikincisindeyim ama üçüncüye niyetim var. Midem bulansın istiyorum. Bugün ruhum bulandı madem, midem de bulansın da fiziken hissedeyim "bulantıyı".
Bugün sekiz yaşında bir çocuk katledildi. Behzat.. Her şey devam etti, memleket de aile de devam etti kendi seyrine. Ben ve bensizlik.Annem, teyzem ve dedem. Ve Suzi. Ve babacığım.. Ve Behzat. Bulantı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder