3 Mart 2013 Pazar

Momo

İstesem gözlerim uykuya kapanıverir şimdi. Çok yorgun bir beyne karşı, gencecik bir kalp bedenimde güm güm atıyor- kapışıyor beyinle. Kalbim, geceyi yaşamak istiyor. Beden her ikisine de sahip olmanın rahatlığıyla, tarafsız kalıyor. Beyin yorgun; kalakalmış, meydanı kalbe bırakıyor belli ki. Kalp, zaferini nasıl kutlayacak bu gece peki? Bence, kendi gümbürtüsünden o da yorgun düşecek-ki kapışmanın keyfini de yitirecek az zaman sonra. Kalbe ödül olarak, onu müzikle şenlendireyim dedim ama bu saatte hüzünlü şarkılar hakim radyolara. Benim işime geldi; kalp yatışsın istiyordum malum. Yatıştı yatışacak ve sonra gözlerim uykuya kapanacak. Uzun saatler ve günler boyunca uykuda olacağım. Makine kapanacak. Hangi sesiyle doğanın? Çat desem, çıt desem, pat desem? Hangisi? Ben bilmeyeceğim. Doğanın sesi nasıldır? Çat? Çıt? Pat? Değildir hiçbiri, değil!.
Bir yerinde kopacak bedenim zamandan. Zaman uykudayken durmaz durmasına ama ben durur sanırım. Alarmı çalana dek telefonumun, zaman durur.
Tatil oldu çocuklara; memleketlerine gittiler. Zaman dondu kaldı şimdi. Bir hafta sonra yeniden başlayacak. Gözlerimi açacağım. Kendi yaşamımdan, onların yaşamına, ya da kendi zamanımdan onların zamanına mı?
Momo'yu okuyorum ben. Son zamanlarda, Suzi'nin kütüphanesine dadandım. Zamanı düşünmem bundan mı yoksa zamanla sorunlu olmamdan mı bilmiyorum ama sevdim Momo'yu. Her sevilen kitapta yaşanan, yaşanıyor şimdi içimde.. Bitmesin. Bitince unutuyorum ben. Tersi olsun isterdim ama olmuyor. Hafızam, zamandan güçsüz. Herkesinki gibi hafızam.

Momo.. adı kalır ama sanırım. Bir de benzerliği Zizania'ya.